Kadıköy Masaj Salonu-Beyza Hanım
Kadıköy Masaj Salonu-Beyza Hanım
Kadıköy Masaj Salonu-Beyza Hanım Görüyorsun, değil mi?” Turner ilk yazdığı cümleye baktı. 2 MART 1810 Bugün âşık oldum. Turner’ın gözünden bir damla yaş süzüldü. “Ben de, aşkım. Ben de.”1813’te Hopenhag’da dünyaya geldi. 1855’te yine Hopenhag’da öldü. Çocukluğu insanlardan uzak ve mutsuz geçti. Annesini, ablalarım, iki ağabeyini daha yirmi birini bitirmeden kaybetti. Babası 1838’de öldüğünde geride Sören’e ve ağabeyine büyük bir servet bırakmıştı.
Bu sayede Hierkegaard yaşamını maddi sıkıntı çekmeden yazarak geçirdi, ama babasından kalan ruhsal mirasın çok daha önemli neticelan oldu. Ortodoks Lutherciliğe çok bağlı olan babasının güçlü kişiliği ve dindarlığının derinlerinde yatan melankolisi tüm yaşamı süresince etkisini sürdürdü. Ağırbaşlılıkla umursamazlığın birbirine karıştığı bir gençlik döneminden sonrasında, nişanlısı Regine Olsen’den ayrıldı. Her iki tarafın da büyük acı çektiği bu vakadan sonra yaşamını felsefi düşünceye adadı. 1841’de doktora tezini (BegriGder Ironie [Ironi Havramı]) verdikten iki yıl sonrasında bir çok kitap yayımladı.
Kadıköy Masaj Salonu-Beyza Hanım
Kadıköy Masaj Salonu-Beyza Hanım Bu tarz şeylerin derhal hepsinde takma ad kullandı. Bu takma adlar kâh editör kâh yazar oluyor, birbirlerine göndermelerde bulunup polemiğe de giriyorlardı. Bir yandan resmi Hilise’ye, öbür yandan Hegel’e karşı olmak üzere iki cepheli bir polemiğe girişti. Amacı, inancın özü açısından öznel bulunduğunu ileri sürerek Hıristiyanlığı onu karikatürleştiren Hıristiyanlara karşı savunmaktı. Bu tutum bununla birlikte Hegel’in dizgesel idealizmine karşı çıkmak anlamına geliyordu. Hierkegaard devlet dinlerine karşı olduğu kadar sistematik düşüncelere karşı da bireysel varlığın tekliğini ileri sürer.
Isa’nın ölüm deneyinde Hıristiyanlığın yeni bir boyutunu görerek bunu inceler. Eksiksiz sistemler ve kişiliksizleştirici kavramlar karşısında öznelliğin “gerçeğin kendisi” olduğunu söylerken, bir yandan da Tanrı’nın aşkın-lığı karşısında öznelliğin başıboşluğu üzerinde durur.Hierkegaard’ın felsefesi varoluşçyüceğun kaynağını oluşturur. Hendi zamanında fazla tanınmayan felsefesi, kimi çağdaş düşünürleri, özellikle Heidegger’i, J.-P. Sartre’ı, H. Jaspers’i, H. Barth’ı derinden etkilemiştir.Suçluların izini sürmeye daha az alışık ve de bir polis forsuyla güçlenmemiş biri olarak bu durum benim için belki birazcık farklı olmuştur. Gayrimeşru yollar izliyor olmam da aklımda ayrıca bir yük oluşturmuştur. O durumda, genellikle hep olduğu şeklinde, düşüncelerimdeki şaşkınlık, sözcüklerdekinden daha azca değildi. Bir izlenimin insanda öylece kalmasını değiştirecek şey, düşüncenin devreye girip kendini göstermesi, hızla ve çeşitlilikle kendini o tanınmayan yabancıya sevdirmesi ve aklını çelmesidir.
Son yorumlar